Antalya’ya gitmişken güzelim Kaş’a uğramadan olmaz. Üç günlük Kaş tatilimin süresi her ne kadar bana ziyadesiyle yetse de tanışacak birilerini bulmak ve gezecek köşeleri keşfetme adına güzel fırsatlar buldum.
Bunlardan biri de Claude, bir Fransız. Önce bir Türk kadınına aşık oluyor ve o kadın artık eşi, sonra Kaş’a aşık oluyor kendi deyimiyle. Bence önce Kaş’a aşık olmuş sonra eşine aşık olmuş gibi gelse de centilmenlik gereği böyle söylüyor galiba, neyse gelelim konuya. Necipbey Caddesi’nden Kaş Yarımadası’na giderken antik tiyatro yolu üzerinde sağ tarafta Likyaart adında sevimli bir atölye ve sanat galerisi karşımı mekanı var.
Claude, önce ahşap üzerine baskısını yapacağı deseni veya yazıyı çiziyor, sonra çizimine göre ahşap kalıbı oyuyor ve kalıba kumaş boyası uyguluyor ve bir kaç işlemden sonra tişört ve pamuklu kumaşlar üzerine gravür baskı yapıyor. Bazı baskıları bir daha yapmamak üzere sınırlı sayıda tutuyor (limited edition) tabi bu sınırlı sayıdaki baskıların fiyatı diğerlerine nazaran daha yüksek.
Claude’un yaptığı aslında klasik gravür baskı, çok eski bir baskı yöntemi ve ciddi emek harcıyor. Claude ayrıca çok hoş sohbet birisi, Kaş’a giderseniz Likyaart’a uğrayıp Claude ile tanışmayı ve ürünlerini incelemeyi unutmayın. El yapımı bu sanatsal ürünlerden ve bence özellikle çerçeveli ürünlerden kendinize ve sevdiklerinize almayı unutmayın derim.